27 Aralık 2010 Pazartesi

sultan kanuni

I. SÜLEYMAN ( KANUNİ ) DÖNEMİ ( 1520 – 1566 )
   
     Kanuni Sultan Süleyman babasının ölümü üzerine tek varis olduğu için ,sorunsuz bir şekilde başa geçti.Kanuni Sultan Süleyman’ın kırk altı yıllık hükümdarlık döneminde kültür,uygarlık alanında gelişmeler ve fetihler oldu.Osmanlı devleti hem doğuda hemde batıda ekonomik,siyasi ve askeri yönden güçlü bir duruma geldi.Bu nedenle Avrupalılar onu Muhteşem Süleyman,biz ise yaptığı kanunlardan dolayı Kanuni unvanıyla tanırız.Başa geçergeçmez koyduğu ilk kanun ,Yavuz zamanında İran’dan yapılan ipek ticareti yasağını kaldırmak oldu.
     Yavuz zamanında Anadolu,Kafkasya,İran.Suriye ve Mısır’a önem verilmişti.Memluk sorunu çözümlenmiş,Safevi ise önemli bir tehlike olmaktan çıkmıştı.Batı’da Venedik ve Ceneviz eski gücünü kaybetmiş,denizlerde İspanya ve Portekiz onların yerini almıştı.Kara Avrupa’sında ise Avrupa’nın önemli bir kısmını elinde tutan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ve Avusturya Arşidükalığı bulunmaktaydı.
     Doğu’da ve Batı’da uzun seferlere çıkıldı.Doğu’da İran,Batı’da Macaristan ve Avusturya,denizlerde ise Venedik,Papalık,Şarlken,Rodos Şövalyeleri,Malta,İspanya ve Portekiz’le savaşıldı.Fransa’ya ise yardım edildi.Osmanlı Avrupa’da önemli bir denge unsuru haline geldi. 

     
İÇ İSYANLAR :
 
  Kanuni ,hükümdarlığının ilk yıllarında bazı olumsuzluklarla karşılaştı.Anadolu,Suriye ve Mısır’da bazı isyanlar çıktı.
a) Baba Zünnun : Vergi sorununu bahane eden Türkmenler isyan ederek Bozok(Yozgat) çevresinde ayaklandılar(1526).Üzerine gönderilen kuvvetler tarafından isyan bastırıldı.
b) Kalenderoğlu : Hacı Bektaş soyundan olduğunu iddia eden Kalender Çelebi,tımarları elinden alındığı4 için ,Mohaç seferini fırsat bilerek isyan etti.Saltanat iddiasında bulundu.Şiilerin desteğini almayı başardı.Fakat tımarların geri verileceği söylenerek isyan dağıtıldı(1527).
c) Canberdi Gazali : Memluk komutanlarından olan Gazali ,Mısır seferinden sonra Osmanlı himayesine girmiş,Şam valiliğine atanmıştı.Gazali Osmanlıdaki taht değişikliğinden faydalanarak ,Memluk Devletini yeniden kurmak üzere “siyasi”nitelikli bir isyan çıkardı.Dulkadir Beyi Şehsuvaroğlu Ali Bey Halep’e giderek isyanı bastırdı(1521).
d) Ahmet Paşa : Devlet geleneğine göre sadrazamlık sırası kendine gelmişti.Fakat,yerine İbrahim Ağa sadrazamlığa atandı.Ahmet Paşa ise Mısır valiliğine atandı.Bu duruma kızan paşa,Memluk ileri gelenlerini de yanına alarak isyan başlattı.Ahmet Paşa’nın kendisine vezir seçtiği Kadızade Mehmet Bey Osmanlı Devletine sadık kalıp ayaklanmayı bastırdı(1524).
   

26 Aralık 2010 Pazar

Rönesans hareketlerinin nedenleri:

* Ortaçağ'ın sonlarına doğru küıtür ve sanat alanında belirli bir birikimin oluşması,
* Kağıdın bollaşması ve matbaanın icadı ile fikir ve düşüncelerin hızlı bir şekilde yayılması, okur-yazar oranının artması,
* Coğrafi keşiflerle zenginleşen halkın, ilme ve sanata yönelmesi,
* Mesen adı verilen sanata ilgi duyan, sanatkarları ve sanat eserlerini koruyan bir sınıfın doğması,
* Büyük sanatkarların yetişmesi,
* İlkçağ Hellen ve Roma dönemine ait birçok eserin incelenerek tekrar üniversitelerde okutulmaya başlanması,
* İstanbul'un Türkler tarafından fethinden sonra İtalya'ya giden Bizanslı bilginlerin yaptıkları çalışmalardır.
* Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı Rönesans Hareketi ilk olarak edebiyatta hümanizma akımıyla ıtalya'da başlamıştır.
Rönesansın sonuçları: * Skolastik düşünce etkisini yitirerek yerini hümanizma ve pozitif bilimlere bıraktı.
* Bilim ve sanatta önemli gelişmeler başladı, ölümsüz eserler meydana getirildi.
* Düşünen, araştıran insan tipi ortaya çıktı. Bu da Reform hareketlerine zemin hazırladı.
* Toplumda, edebiyattan ve sanattan zevk alan ve bunlarla uğraşan sınıf (Mesenier) ile sanata ilgi duymasına rağmen sanatla uğraşamayan fakir sınıf belirgin olarak birbirinden ayrıldı.
*Coğrafi keşifler sonunda oluşan sermaye birikimi, Rönesans sonunda bilim ve teknik gelişmelerle birleşip ileriki dönemde Sanayi İnkılabı'nın meydana gelmesinde temel etken
olmuştur .

RÖNESANSIN İTALYADA BAŞLAMA NEDENLERİ

* İtalya'nın coğrafi konumu nedeniyle Akdeniz uygarlığına ve islam dünyasına yakınlığı,
*Haçlı Seferleri sonunda Akdeniz ticaretinin canlanmasına paralel olarak, İtalya'da bir çok liman kentinin zenginleşmesi,
* Siyasi birlikten yoksun olan İtalya'da cumhuriyetleri andıran devletlerin bulunması, bu devletlerde diğer Avrupa ülkelerine göre daha serbest bir düşünce ortamının bulunması,
* İtalya'nın dini merkez olması Papalığı ve Vatikan Kilisesini ziyarete gelenlerin bol miktarda bağış yapmaları, ekonomik refahın yükselmesinde etkili olmuştur.
* Rönesans hareketleri önce İtalya'da başlamış, daha sonraki dönemde Fransa, Almanya, ingiltere, Hollanda ve ispanya'da görülmüştür.

Rönesans'ın İtalya'dan diğer ülkelere geçişini kolaylaştıran nedenler:
* İtalya'nın dini, eğitim, kültür ve ekonomik merkez olması
* İtalya veraset savaşları nedeniyle birçok kralın bu ülkeye gelmesi ve buradaki gelişmeleri kendi ülkelerinde uygulamak istemeleridir.

16 Aralık 2010 Perşembe

Coğrafi keşifler

Coğrafi keşifler

Coğrafî keşifler, 15. yüzyıl ve 16. yüzyıllarda Avrupalılar tarafından yeni ticaret yollarının bulunması amacıyla başlattıkları ve yeni okyanusların ve kıtaların bulunmasıyla gerçekleşmiş olan keşifleri ifade eder. Bilimsel bir merak ve yeni ufukların keşfedilmesi duygusu sözkonusu olmakla birlikte temelde bu keşifler özellikle 15.yüzyıldan itibaren açık bir şekilde ekonomik nedenlerden kaynaklanmıştır. İlk keşif denemeleri, Atlantik Okyanusu ve Afrika kıyılarına doğru, 14. yüzyılın başlarında Fransız ve Cenevizli gemiciler tarafından yapılmıştır. Kanarya Adaları ve Azor Adaları keşfedilmesi, bu girişimlerin sonucudur.

Keşiflerin belli başlı nedenleri şunlardır;

  • Avrupa'da coğrafya bilgilerinin artması ve gemicilik deneyiminin çoğalması, pusulanın ögrenilmesi.
  • Avrupanın kendinde olmayan ama Doğu uygarlıklarında olduğunu bildikleri zenginliklere (Baharat, ipek ve diger maddi kaynaklara) ulaşmak için yeni, kısa ve ucuz yol arayışı.
  • Özellikle İspanyol ve Portekiz krallıklarınca, değerli madenlere ulaşılması için gemicilerin desteklenmesi.
  • Hiristiyanlık dininin ve Avrupa kültürünün yaymak istenilmesi.
  • Artan bilgilerin de etkisiyle dünyanın tanınmak istenilmesi.
  • Pusulanın geliştirilmesi
  • Sağlam gemilerin yapılması
  • Coğrafya bilgisinin artması ve cesur gemicilerin yetişmesi
  • Avrupada bu gelişimleri takip eden dönemde doğuya ulaşmak isteyen gemiciler,İspanya ve Portekiz krallıklarından aldıkları yardımlarla açık denizlere açıldılar

Kristof Kolomb (1451-1506), 1492'de Amerika Kıtası'na ulaştığında, gerçekte hem daha ucuz hem daha kısa yoldan Asya'ya ulaşma arayışı içindeydi. Çünkü buradan baharat ve benzeri maddeleri ucuz ve hızlı taşımak gibi bir sorun sözkonusuydu. Portekizli gemici Bartolomeu Dias'ın Ümit Burnu'nu bulmasından sonra Vasko dö Gama, buradan dolaşarak Hint Okyanusu ve Hindistan'a ulaştı. Portekizli Macellan ve Del Kano, dünyayı dolaşarak geçtiler ve bunun sonucunda dünyanın yuvarlaklığına dair kesinleştirici sonuclara ulaşmışlardır. Venedikli gezgin Marko Polo (1254-1324) Asya gezilerinin anlatımlarıyla Avrupa'nın Doğu uygarlıklarını tanımasını sağlamıştır.

Coğrafi keşiflerin sonuçları

Reform ve Rönesans hareketlerinin etkileriyle gelişmiş oldukları gibi kendileri de bu hareketlerin gelişimini etkilemişlerdir. Bu keşifler sonucunda Avrupa yeni kıtalara yayılma ve onların zenginlik kaynaklarını ele geçirme olanağı elde etmiştir. Avrupa düşüncesi ve kültürü, evrensel bir değer olarak bu süreçten itibaren yayılmaya ve egemen kılınmaya başlanmıştır. Bunu yaparken Avrupalılar, yerli halkları ve yerel yaşamı dağıtmış ve hatta yok etmiş, avrupa kültürünü egemen kılma sürecini şekillendirmiştir. Hem doğal hem de kültürel farklılıkları yok eden bir süreç olmuştur.Bu Klasik Sömürgecilik olarak bilinen sömürgecilik süreci bu dönemle başlamıştır.

14. yüzyılın sonlarından başlayarak 16. yüzyıla kadar avrupalıların yeni ticaret yolları keşfetmek adına yeni deniz yolları araması sonucu oluşturdukları organizasyon, gezi Amerika da dahil pek çok popüler kıtanın keşfiyle son bulmuştur.

15. yüzyılda özellikle birçok Avrupa ülkesi, Avrupa’da son derece pahalı olan ipek ve baharat'ın önemini anlamış ve Hindistan’a ulaşmanın, ticaret yapmanın bir yolunu aramasıyla başlamıştır. Hindistan’a karadan ulaşmak o dönem ve koşullar içinde oldukça zorluydu bu yüzden Hindistan’a ulaşmanın yeni bir deniz yolunun keşfedilmesiyle mümkün olacağı fikri pek çok krala cazip gelmiştir. Lakin bu fikirlerle pek çok cimri kral bile dönemin önde gelen denizcilerine hazinesinden yüklü miktarda servet ödemiştir.

Özellikle Portekiz tahtına prens Henry’nin geçmesiyle başlayan coğrafi keşifler, onun kurduğu okullardan çıkmış Vasco de Gama, Bartolomeo Diaz gibi pek çok ünlü denizcilerle başarılı sonuçlar elde etmiştir.

Ancak bugün Amerika’yı keşfetmesiyle ünlenen ve en popüler denizci olarak tanınan Kolomb bile Amerika kıtasına doğru gitmeyi tercih ederken yeni bir kıta için değil, dünyanın diğer tarafından dolanıp Hindistan’a ulaşabileceğini düşünmüş ve İspanyol ile Portekiz krallarına bu şekilde bir fikir ortaya atarak onların desteğini almaya çalışmıştır. Bunun imkânsız olduğu ancak günümüz şartlarında anlaşılacaktı.

14 Aralık 2010 Salı

test

 Aşağıdakilerden hangisi, Osmanlı Devleti'nin kuruluşu sırasında Anadolu'nun durumu ile ilgili doğru bir bilgi değildir?
A) Anadolu'nun bir bölümü Bizans imparatorluğu'nun hakimiyeti altındadır.
B) Moğollar Anadolu'da işgalci güç olarak bulunmaktadır.
C) Beylikler, Büyük Selçuklu Devleti'ne bağlı olarak kurulmuştur.
D) Doğu Karadeniz'de Trabzon Rum İmparatorluğu hüküm sürmektedir.
E) Karamanoğulları Türkçe'yi resmi dil ilan etmiştir.
2. Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kösedağı Savaşı'ndan sonra yıkılma sürecine girmesi üzerine kurulan Karamanoğulları Beyliği ile Osmanlı Beyliği'nin ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) En güçlü beylikler olmaları
B) Beylik merkezinin aynı olması
C) Bizans sınırında uç beyliği olarak kurulmaları
D) Türkçe'yi resmi dil ilan etmeleri
E) Anadolu Türk siyasi birliğini sağlamak amacıyla çalışmalar yapmaları
3. Orhan Bey döneminde meydana gelen gelişmelerden bazıları şunlardır:
I. Divan teşkilatının kurulması
II. İznik'te ilk Osmanlı medresesinin açılması
III. Kadı ve subaşıların görevlendirilmesi
IV. Yaya ve müsellem adıyla ilk düzenli ordunun oluşturulması
Bu bilgilere göre Orhan Bey döneminde hangi alanda bir düzenleme yapıldığı söylenemez?
A) Yönetim B) Eğitim C) Askeri
D) Ticaret E) Adalet
4. Osmanlıların kuruluş döneminde sık sık başkent değiştirdiği görülmektedir.
Bu değişikliklerin amacı olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir?
A) Anadolu'daki beyliklerin saldırılarından korunmak
B) Fetih alanlarına yakın olmak
C) Moğol baskısından uzaklaşmak
D) Ticaretin gelişmesini sağlamak
E) Balkanları Türkleştirmek
5. Osmanlı Devleti'nde I. Murat döneminde saltanat sistemine geçilmiştir.
Saltanat sistemine geçişin amacı olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir?
A) Merkezi otoriteyi güçlendirmek
B) Divanın yetkilerini kısıtlamak
C) Fetihleri hızlandırmak
D) Tımar sistemini düzenlemek
E) Türkmenlerin yerleşik hayata geçmesini sağlamak
6. Kuruluş döneminde Osmanlı Devleti'nin Rumeli'de uyguladığı iskan politikasının özelliklerinden bazıları şunlardır:
I. Zorunlu bir gerekçe olmadan eski yerleşim yerine dönmenin yasak olması
II. Yeni bölgelere yerleştirilen halktan bir süre vergi alınmaması
III. Yeni bölgelere yerleştirilen halkın ihtiyaç duyduğu konutların devlet tarafından yapılması
Bu bilgilere göre iskan politikası ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Balkanların Türkleşmesi teşvik edilmiştir.
B) Balkanların etnik yapısı değişikliğe uğramıştır.
C) Bölgede Türklerin kalıcı olması amaçlanmıştır.
D) Hıristiyan halka yöneticilerini seçme hakkı tanınmıştır.
E) Rumeli'de İslamiyet’in yayılmasına ortam hazırlanmıştır.
7. Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde görülen;
— Anadolu siyasi birliğinin sağlanması
— Bizans'ın vergiye bağlanması
— İlk tersanenin açılması
— İstanbul'un kuşatılması
gibi gelişmeler, aşağıdaki padişahlardan hangisi döneminde gerçekleşmiştir?
A) I. Murat
B) Yıldırım Bayezid
C) Orhan Bey
D) I. Mehmet
E) II. Murat
8. Fetret dönemine son vererek yönetimi tek başına ele geçiren I. Mehmet (Çelebi), dış politikada bir süre barış siyasetine önem vermiştir.
Bu durumun nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilemez?
A) Osmanlı ordusunun Ankara Savaşı'nda büyük kayıplar vermesi
B) Ayaklanmalarla mücadele edilmesi
C) Balkanlarda çıkan ayaklanmaları bastırmak istemesi
D) Anadolu Türk birliğini kurma düşüncesine önem vermesi
E) Merkezi otoriteyi artırmak istemesi
9. Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde görülen,
I. Fetret devrinin yaşanması
II. Haçlı Seferleri'nin düzenlenmesi
III. Şeyh Bedrettin Ayaklanması
IV. Venediklilerle yapılan deniz savaşının kaybedilmesi
gibi gelişmelerden hangilerinin Osmanlı Devleti üzerindeki olumsuz etkisinin diğerlerine göre daha uzun sürdüğü savunulabilir?
A) Yalnız I B) II ve III C) Yalnız IV
D) I ve IV E) III ve IV
10. Ankara Savaşı'nı kazanan Timur ölünce kurduğu devlet kısa sürede yıkıldı. Savaşı kaybeden Osmanlı Devleti ise varlığını uzun süre devam ettirdi.
Timur İmparatorluğu'nun kazandığı askeri başarılara rağmen yıkılması, Osmanlı Devleti'nin hangi özelliğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir?
A) Beylikler arasında birliğin sağlanması
B) Devlet örgütünün sağlam temellere dayalı olması
C) Hükümdarların çok yetenekli olması
D) Veraset kavgalarının sona ermesi
E) Denizciliğin önem kazanması
11. Kuruluş devrinde,
- Çelebi Mehmet'in fetret devrine son vermesi
- II. Murat'ın şehzade Mustafa ayaklanmasını bastırması
gibi gelişmeler, Osmanlı Devleti'nde aşağıdaki sorunlardan hangisinin yaşandığına kanıt olarak gösterilebilir?
A) Saltanat kavgaları
B) Dini nitelikli ayaklanmalar
C) Dış saldırılar
D) Askeri birlikler oluşturulması
E) Islahatlara tepki gösterilmesi
12. Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında kısa sürede büyümesinde izlediği politikalar etkili olmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi, kuruluş dönemi devlet adamlarının bu amaç doğrultusunda yaptığı çalışmalara örnek olarak gösterilemez?
A) Haçlı birliğinin oluşmasının engellenmesi
B) Örgütlenme çalışmalarına hız verilmesi
C) Balkanlarda hoşgörüye dayalı siyaset uygulanması
D) İskan siyasetinin uygulanması
E) Segedin Barışı'nın imzalanması
__________________

7 Aralık 2010 Salı

sorular

sorular

sorular

DEĞERLİ KATILIMCILARA

.
  1. Öğretim ortam ve yöntemini öğrenci  farklılıklarını( ÜSTÜN ZEKALI,KAYNAŞTIRMA ÖĞRENCİSİ..vb.) dikkate alarak tasarlayın. Öğrencileriniz farklı gereksinmelere ihtiyaç duyduğu için eğitim etkinliklerinde teknoloji kullanımını en üst düzeye çıkartarak farklı zeka guruplarına sahip öğrencilere hitap etmeye çalışınız
  2.   Öğrencilerinize  ara değerlendirmeler(kwl,anket,soru sorma ön koşul,doğru yanlış testi, vb..) yaparak onların öğrenme durumlarını   gösterin, eksiklerinin farkına varmasını sağlayın

  1. Kazanımların öz-yönelim becerilerini kapsaması  (yani  Bütün öğrencilerin proje görevlerini nasıl tamamlamaları konusunda doğru kararlar verme yeteneğine sahip öz-yönelimli öğrenciler olmaları ) gerektiğini unutmayınız.,
  2. Proje aşamasında öğrenci öz değerlendirmesine yardımcı olacak kontrol listeleri (proje değerlendirme vb..)oluşturunuz
  3. Projenin belirli aşamalarında akran ara değerlendirme uygulayınız.(sınıf ortamındaki öğrencilerin bir birlerini ve öğretmenin öğrencileri  objektif değerlendirmesi)
  4. K.W.L yani BİNO değerlendirme aracını projenin başlangıcı, süresi ve sonunda  da(yani her aşamasında) kullanabilirsiniz.
  5. Kaynaklar sekmesi-öğrenci öğrenme örnekleri şablonlarını inceleyiniz. Yayın-sunu-broşür-wiki-vb.. hazırlamada yardımcı olacaktır.
  6. Sizlere örneklendirdiğim bütün değerlendirme araçlarını ünitenin her aşamasında işlenişi(konunu içeriğine dikkat ederek)  göz önünde bulundurarak  uygulayabilirsiniz.
  7. Ünite işlenişi sırasında öğrencilerinizin hazır bulunuşluk seviyesine önem veriniz.Hazır bulunuşluk derecesini/seviyesini konunuzla(yani işlenen üniteyi ilgilendiren  hazır bulunuşluk) ilgili  belirleyiniz.
  8. bilgisayar kullanma becerisini hazır bulunuşluk olarak değerlendirmeyip; ünitenin işlenişi /projenin  işlenişi  süreci  içinde  başvurulacak   destek materyali olarak belirleyiniz.
  9. ünite ile ilgili hazırladığınız Sunumu  bir proje değerlendirme  aracı gibi vurgulamayınız. Sunumu  konunun içinde işlerken kullanınız ancak  sunum hazırlama   denetim listesi  hazırlayarak  sunumunuzu da  değerlendirmeyi unutmayınız
  10. Sizin   hazırladığınız   sunumdan   ayrı   olarak ( bir öğrencinin ağzından )öğrencinin, öğrendiklerini yansıtacağı  basit  sunum hazırlanacak.
  11. Öğrenci   öğrenme  sunusu   sizin  ünite  içerik   sorularınızın  cevabı olmalıdır.Yani öğrenci   içerikte  sorduğunuz soruların cevabını sunumda cevaplamış olmalıdır.
  12. Ünitenin özeti ,işleyeceğiniz  ünitenin  sürecini   belirler   konuların özeti değildir.yani roman özeti gibi olmayacak

  1. Öğrencilerin öğrenme faaliyetlerine teknolojiyi  katarak dersi sadece dinleyerek değil; görsel ve işitsel olarak  etkileşim içinde ders işlemelerini sağlayınız .Böylece öğrenme birçok duygu organına hitap edecek dolayısıyla  öğrenme  daha anlaşılır  ve kalıcı hale gelecektir.
  2. Bir öğrenci örneğinin hazırlamanız  ünite   beklentilerini açıklığa kavuşturmada ve öğretim tasarımınızı  geliştirmede size  yardımcı olacak;Öğrenme faaliyetine öğrenci gözüyle  bakıp, öğrencinin karşılaşacağı zorlukları görerek  kazanımları ve içerik sorularını tekrar gözden  geçirmenize   imkan  sağlayacaktır.

  1. Öğrencilerin projelerini hazırlarken ne aşamada olduklarını internet iletişim araçlarını(blogta,wikide  yapılan paylaşımları kulanınız) kullanarak, ayrıca  ara değerlendirmeler yaparak öğrencilerin hedeflere  kazanım   durumlarını kontrol ediniz
  2. Ünitenizde/ dersinizde   İnternet  araçlarınının  tamamını öğrencilerin kullanmasını sağlayın, vereceğiniz proje ve ödev konularının ve sorularının ve dönütleri wiki, blog ve çevrimiçi işbirliği web kaynaklarının internet ortamından takibini sağlayın, araştırmalarında arama motorlarını kullanmalarını teşvik ediniz. grup çalışması veya işbirliği faaliyetlerinde    E-posta, sohbet, hızlı ileti, anket/araştırma ve internet üzerinden sesli görüşme yöntemlerini kullanmalarında  öncülük yapar bu araçları yaşamlarına sokmaya çalışınız.  ANCAK GÜVENİLİRLİĞİNİ SAĞLAYICI ÖNLEMLERİ   ALMAYI   UNUTMAYINIZ.SÖYLEKİ;
  3. Öğrencileri ve ailelerini telif hakları ve adil kullanım hakkında bilgilendirin, ilgili sitelerde araştırma yapmalarını, bu konuyla alakalı belge, broşür ve afişlerin öğrencilerin her zaman görebilecekleri yerlerde bulunmasını sağlayın. öğrencilerin, projelerinde Basit atıf şablonu hazırlamalarını, ayrıca kullandıkları kaynaklara atıfta bulunmalarını; atıfta bulunulan çalışmalar ve web sitesi değerlendirme formlarını doldurmalarını sağlayın, arama motorlarında bulunan bilgilere eleştirel gözle bakmaları gerektiğini, kesin doğru olmadığı ve doğru bilgiye birden fazla kaynağın karşılaştırılarak ve web sitelerinin değerlendirerek ulaşılabileceğini anlatınız.

Ünitenizi planlarken unutmayınız ki;Tasarım Soruları; öğrenciye kazandırılması planlanan içerikte yer alan kavramların genelden özele gidilerek tartışma ortamında kendi yaşantıları ve geçmiş bilgilerinden yola çıkarak organize etmesini sağlar.
Değerlendirmeleri parçalar halinde uygulayarak (ara değerlendirme) ve yeniden düzenleyerek değerlendirme planımızı güncellemeliyiz.

·      EN ÖNEMLİSİ HAZIRLADIĞINIZ ÜNİTE ÖYLESİNE AÇIK  OLMALIDIR Kİ ONU ELİNE ALAN BAŞKA BRANŞTAKİ ARKADAŞINIZ O DERSİ İŞLEYEBİLMELİDİR    SAYGILARIMLA
                                        

1 Aralık 2010 Çarşamba

RİDANİYE SAVAŞI (22 Ocak 1517)

Ridaniye Muharebesi, 22 Ocak 1517 yılında Osmanlı Devleti ile Memlûk Sultanlığı arasında geçen muharebedir. Bu muharebe I. Selim'in komutasındaki Osmanlı Devleti ordusu kazanmıştır.

1516'da I. Selim Osmanlı ordusuyla Memlûk Sultanlığı'na karşı Suriye ve Mısır seferine çıktı. Suriye'de Memlûklü hükümdarı Kansu Gavri komutasındaki Memlûk ordusuna karşı 24 Ağustos 1516'da Mercidabık Muharebesi'ni kazanan Sultan I.Selim, Halep, Hama, Humus ve Şam'ı teslim aldı Lübnan emirleri de Osmanlı hakimiyetini kabul etti. 21 Aralık 1516'da Sadrazam Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Han Yunus Muharebesi'nde Canberdi Gazali'yi yenerek yoluna devam etti. I. Selim Kudüs'u teslim alıp ziyaret ettikten sonra Türk ordusu Gazze'ye yöneldi.

OSMANLI TARİHİ İLE İLGİLİ KARİKATÜRLER

OSMANLI ORDUSU RESİMLERİ

YAVUZ SULTAN SELİM HAYATI (Saltanatı: 1512-1520)

Yavuz Sultan Selim

Osmanlı sultanlarının dokuzuncusu ve İslam halifelerinin yetmiş dördüncüsü.

Saltanatı: 1512-1520
Babası: II. Bayezid Han - Annesi: Aişe Hatun
Doğumu: 10 Ekim 1470 Vefatı: 22 Eylül 1520

Amasya'da doğdu. Küçük yaştan itibaren Kur'an-ı Kerim, tefsir, hadis ve fıkıh dersleri yanında yüksek fen ilimlerini de öğrendi. Çok çevik ve zeki olup ok atmak, güreş tutmak ve kılıç kullanmak hususunda maharet sahibiydi. Arabi ve Farisi'yi mükemmel bir şekilde konuşurdu. Babası II. Bayezid padişah olduktan sonra , askeri sevk ve idare ile devlet yöneticiliğini öğrenmesi için Trabzon'a vali tayin edildi.

Yavuz Sultan Selim Trabzon valisi iken, Şah İsmail'in (1502-1524) siyasi-dini faaliyetleri ile Osmanlı Devleti için çok büyük bir tehlike arzettiğini görüyor ve ona göre tedbirler düşünüyordu. Hatta zaman zaman bu devlet üzerine küçük çapta akınlar da yapıyordu. Nitekim, 24 Nisan 1512'de babasının yerine geçince de ilk seferini, Osmanlı Devleti'ni önce bölüp parçalama, sonra da yıkma emellerini güden Safeviler üzerine yaptı. İstanbul'da Eyüp ve diğer mübarek kabirleri ziyaret ederek zafer duaları yaptıktan sonra ordusuyla harekete geçen Selim Han günlerce yol aldıktan sonra nihayet 23 Ağustos 1514'de Çaldıran Ovası'nda Safevi ordusuyla karşılaştı. Yavuz ve ordusunun kudretiyle ateşli silahların üstünlüğü sayesinde Osmanlılar parlak bir zafer kazandı. İran ordusunun büyük bölümü imha edilirken bir çok Safevi kumandanı ile Şah İsmail'in zevcesi esir alındı. İran'ın baş şehri Tebriz'e giren Yavuz Sultan Selim Han, şehirdeki camileri tamir ettirdi ve halka huzur verdi.

Bu zafer ile Osmanlı hududu Fırat'tan Azerbeycan'a ve İran içlerine kadar uzadı. Yavuz Sultan Selim ikinci seferini Memlüklüler üzerine yaptı. Bu seferin asıl sebebi Memlüklülerin Osmanlı Devleti'nin kuvvetlenmesinden endişe ederek şii Şah İsmail ile ittifak içerisine girmesi idi. Şah İsmail'i bir darbede saf dışı bırakan Cihangir padişah bu defa da yıldırım sureti ile Mısır ordularını 24 Ağustos 1516'da Mercidabık ve 26 Mart 1517'de Ridaniye'de kazandığı zaferler ile perişan etti. Artık Memlük Devleti kalmamış, bütün Arap ülkeleri Osmanlı hakimiyetine girmişti. Bu durum üzerine Mekke ve Medine emiri mukaddes şehirlerin anahtarlarını "Hakimü'l Harameyn" ünvanı ile Yavuz Sultan Selim'e takdim etti. Ancak dindar padişah bu ünvanı "Hadimü'l Harameyn= Mekke ve Medine'nin hizmetçisi" şekline çevirirek aldı ve evlatlarına böyle miras bıraktı.

İki büyük seferin zaferle neticelenmesinden sonra bilhassa donanma faaliyetlerine hız veren Yavuz, devrin büyük alime Kemal-paşazade'ye niyetinin feth-i Efrenciye yani Avrupa olduğunu bildirmişti. Ancak yüce Hakan'ın Eyüp Türbesi'ni ziyaretle başladığı bu seferine yakalandığı amansız bir şirpence hastalığı mani oldu. Vefat etmeden önce musabihi Hasan Can kendisine Hakk'a teveccüh etmesini söyleyince "Bunca zamandan beri bizi kiminle biliyordun. Cenab-ı Hakk'a teveccühte bir kusur mu gördün?" buyurarak Yasin-i Şerif okunmasını istedi. Kendisi de okurken ruhunu teslim etti. Naşı kendi adı ile anılan camiin avlusundaki türbededir.

Osmanlı Devleti'nin topraklarını iki buçuk mislinden fazla genişletti. Babasından devraldığı 2,373,000 kilometrekarelik olan ülke toprakları onun zamanında 6,557,000 kilometrekareye çıktı.

Devlet işlerinde kesin niyet ve kati programla hareket eden Selim Han, herhangi bir devlet işini fiiliyata koymadan evvel muhtelif yollarla onun hakkında alim, vezir ve sair ilgililerin fikirlerinden istifade eder ve günlerce düşünür, nihayet son kararını verdikten sonra ondan dönmez ve bu kararın aleyhinde söz söyleyenleri en şiddetli şekilde cezalandırırdı. Muntazaman bir casus teşkilatı vardı. Bu sayede gerek memleket dışında ve gerek içeriden devamlı bilgi alırdı. Mühim işlerde bizzat tahkikat yapardı.

İhtişam ve debdebeye ehemmiyet vermez, sadeliği sever ve sade giyinirdi. Kendisi için fazla para sarfıyla köşk ve lüks şeyler yapılmasını istemezdi. Bir defasında oğlu Şehzade Süleyman çok süslü bir elbiseyle huzuruna girince; "Süleyman annen ne giysin?" (Başka bir rivayete göre "Anana giyecek birşey bırakmamışsın. diyerek sitem etmişti. Hazinenin devamlı dolu olmasına dikkat ederdi.

Sultan Selim Han evliyaya rağbet eder onların sonbetlerine katılmayı bulunmaz bir nimet sayardı. Devamlı; "Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş - Bir veliye bende olmak cümleden ala imiş." buyururdu. Yavuz Sultan Selim'in Şam'da Salihiyye'de Muhiddin-i Arabi'ye yaptırdığı camii, imaret ve türbeden ve bir de Konya'da Mevlevi tekkesine getirdiği sudan başka bir hayır yapmasına vakti ve zamanı müsait olmamıştır. Hatta başlattığı camiinin bile yalnız temellerini attırabilmiş fakat tamamlayamamıştı.

Mercidabık Savaşı (24 Ağustos 1516 )

Mercidabık Savaşı (Mercidabık Zaferi)

Yazdır E-posta
mercidabık savaşı, mercidabık zaferi, mercidabık, çaldıran, çaldıran savaşıMercidabık Savaşı (Mercidabık Zaferi): 24 Ağustos 1516 yılında, Osmanlılarla Memlûklar arasında geçen savaşın ismidir. Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim Hanın, Ortadoğu’da hâkimiyetini genişletmesi; Suriye, Filistin, Arabistan Yarımadası, Mısır ve Kuzey Afrika’nın doğusuna hakim Memlûklu Sultanı Kansu Gavri'yi (Kansuh el-Gûrî) harekete geçirip, tedbir almaya sevk etti.
23 Ağustos 1514’te, Çaldıran Meydan Muharebesi'nde, Yavuz Sultan Selim Hana yenilip kaçan İran Safevî hükümdarı Şah İsmail ile ittifâk kurdu. Yavuz Sultan Selim Han, haber alma teşkilâtı vasıtasıyla Şah İsmail-Kansu Gavri ittifakını öğrenince, Vezîr-i âzam Sinan Paşa'yı, kırk bin kişilik bir kuvvetle Safevîler üzerine gönderdi. Sinan Paşanın, Diyarbekir’e giderken, Fırat’ı geçmek için Memlûklar'dan izin isteyip de iznin verilmemesi ve Kansu Gavri’nin elli bin kişilik kuvvetle Halep’e gelmesi, harp sebebi sayıldı. Devrin âlimlerinden Zenbilli Ali Cemâli Efendinin fetvasıyla sefere çıkıldı. Yavuz Sultan Selim Han, dâhiyâne bir siyasetle, Mısır devlet adamlarının bir kısmını ve Suriye ahalisini, kendi safına almaya muvaffak oldu.
Çaldıran Savaşı

Çaldıran Savaşı, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim ile Safevi hükümdarı Şah İsmail arasında 23 Ağustos 1514’te, Van’ın 113 km kuzeyinde, bu günkü Çaldıran ilçesi sınırlarında yer alan Çaldıran Ovası'nda yapılan savaş Yavuz Sultan Selim’in kesin zaferiyle sonuçlandı. yapılan savaş.
Safevi hükümdarı Şah İsmail’in Anadolu’daki Osmanlı sünni yönetimden hoşnutsuz olarak Safevi devletine yakınlaşan Alevi Türkmenlere ve bunların liderlerine yönelik koruma politikası, Avrupa'da değil fakat doğuda rakip arayan ve kendine hedef olarak diğer iki Türk devletini (Safevi ve Memlük) seçen Yavuz Sultan Selim açısından kabul edilemez bir durumdu. Osmanlı Devleti ile Safevi Devleti arasında bir savaş kaçınılmaz olmuştu.
Yavuz Sultan Selim 1512’de tahta çıktığında Safevilerin doğudaki etkisine son vermeyi istiyordu. Yavuz Sultan Selim hazırlıklarını tamamladıktan sonra büyük bir orduyla Mart 1514'te Edirne'den yola çıktı. Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasında ilginç bir mektup düellosunun yaşandığı sefer sırasında Yavuz Sultan Selim mektuplarını Farsça yazmış, Şah İsmail ise Türkçe yanıt vermiştir. Yavuz Sultan Selim’in Anadolu’dan geçerken Safevi yanlısı oldukları gerekçesiyle tahminen 40 bin Alevi Türkmeni öldürtmesi, daha sonra Anadolu’da Celali Ayaklanmaları biçiminde ortaya çıkan huzursuzlukların önemli etkenlerinden biri oldu. Üç ay sonra Eleşkirt'e vardığında Osmanlı askerleri arasında huzursuzluk başlamıştı. Yavuz, askerlerini yatıştırarak ilerlemeyi sürdürdü ve Şah İsmail komutasındaki Safevi ordusuyla Çaldıran Ovası'nda karşılaştı. Her iki ordu da yaklaşık 80-100 bin askerden oluşuyordu.
Burada yapılan meydan savaşı bir gün boyunca sürdü. Osmanlı ordusu, silah donanımı bakımıdan, özellikle de sahra topçusunun ateş gücü ve yeniçerilerinin tüfek kullanması açısından üstündü. Savaş Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandı. Şah İsmail ön saflarda yer aldığı çarpışmalarda yaralandı ve hazinesi ile ordusunu bırakarak savaş alanından çekildi. Ardından Yavuz Sultan Selim, 6 Eylül 1514'te Safevilerin başkenti Tebriz'e girdi. Yavuz Sultan Selim kışı burada geçirmek istiyordu, ama Bektaşi tarikatına bağlı yeniçeriler arasında huzursuzluk artınca İstanbul'a dönmek zorunda kaldı.
Çaldıran Savaşı'nda yitirdikleri toprakları Safeviler savaşsız geri aldılar. Ama Osmanlılar bu savaşın sonunda, Dulkadıroğulları başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki beyliklerin egemenliğine son verdiler. Safevilerin Mısır'daki Memlûklarla bağlantılarını kestiler. Bu da Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferini kolaylaştırdı. Osmanlılar ayrıca İpek Yolu'nun denetimini de ele geçirdiler.Çaldıran savaşı

TURNADAĞ SAVAŞI (12 Haziran 1515)

Osmanlı Devleti ile Dulkadiroğulları Beyliği arasında yapılan savaştır.
Muharebe öncesi

Çaldıran Savaşı' ndan sonra Yavuz Sultan Selim Kemah' ı alıp Sivas'a gelmişti.Emrindeki Rumeli Beylerbeyi Hadim Sinan Paşa'yı 42.000 kişilik bir kuvvetle Dulkadiroğulları üzerine gönderdi.

Muharebe

Hadim Sinan Paşa' nın karşısına çıkan Alaüddevle Bozkurt Bey, yenildi.

Sonuçlar

Dulkadiroğulları gibi bir beylik yıkıldı.Böylece Memlük Devleti'ne sefere gidilecekti.Alaüddevle
Bozkurt Bey savaştan sonra idam edildi.Bu savaşla beraber anadolu Türk birliği sağlandı.